Din İşleri Yüksek Konseyinden “koruyucu aile” açıklaması:

Din İşleri Yüksek Konseyi, evlat edinmeyle ilgili sorulara verilen yanıtların, birtakım basın yayın organlarınca bağlamından kopartılarak yakışıksız çağrışımlara kapı aralayacak biçimde yorumlandığını bildirdi.

Konseyden yapılan yazılı açıklamada, zelzele nedeniyle sıkça sorulduğu için bilgilendirme mahiyetinde halka sunulan ve İslam’ın evlat edinme ya da gözetici aile olma konusundaki yaklaşımını tabir eden Din İşleri Yüksek Heyeti açıklamasının, kimi kişi ve basın organları tarafından çarpıtıldığı belirtildi.

Her daim düzgünlüğü, yardımlaşmayı ve toplumsal dayanışmayı emreden İslam’ın, muhtaçlık sahiplerine ve kimsesizlere yardıma yönelik son derece teşvik edici kararlar getirdiği vurgulanan açıklamada, bilhassa öksüz, yetim ve himayeye muhtaç çocukların korunup gözetilmesiyle ilgili Kur’an-ı Kerim’de pek çok ayetin olduğu hatırlatıldı.

Birebir formda onlara duyarsız kalmanın ve kötülük yapmanın çok büyük bir günah olduğu ve Allah katında derin bir azaba sebep olacağının bildirildiği aktarılan açıklamada, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’in de şahsen kimsesiz çocukları himayeye ve onlara yardıma teşvik ettiği vurgulandı.

Bir hadis-i şerifte “Yetimlerin bakımını üstlenenlerin, muhtaçlıklarını karşılayanların ahirette kendisine yakın komşu olacağının” müjdelendiği anlatılan açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Bütün bunlar, Müslümanların bu konuda nasıl bir yaklaşım içerisinde olması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda hami aile olmak da elbette son derece bedelli ve hoş bir davranıştır. Bununla birlikte İslam, her çocuğun mümkün mertebe kendi öz ailesiyle bağlarının korunmasını ve ailesine nispet edilmesini emreder, anne babası dışında bir kimsenin, her açıdan çocuğu olarak görülmesini yanlışsız bulmaz. (Ahzab Mühleti, 33/4) Hakikaten, bir çocuğun gerçek ailesi ile ortasında var olan kan bağıyla ortaya çıkan birçok türel sonuç, esirgeyici aile ve evlatlık bağında oluşmaz. Esirgeyici aile olunan bir çocuğun bu aile bireylerine mahrem olmaması da bu kararlardan biridir. Bu hususta İslam alimleri görüş birliği içerisindedir. Kaldı ki hiç kimsenin, himayesine aldığı çocuğun kendi soy kütüğü ile bağını kesmeye, ona öz ana babasını unutturmaya hakkı da yoktur.”

Hazreti Muhammed’i örnek alarak depremzede bir çocuğu sahiplenip ona kol kanat germenin engin bir ahlaki meziyet olduğuna işaret edilen açıklamada, “Dinimiz açısından dikkat edilmesi gereken tek konu, mevzunun tüzel yerine ihtimam göstermektir. Problem bu kadar açık iken mevzuyu saygısız bir yaklaşımla bağlamından kopartarak berbat çağrışımlara kapı aralayacak formda yorumlamak, âlâ niyetle asla bağdaşmayan bir tavırdır. Büyük bir felaketi yaşadığımız, birlik ve beraberliğe en çok gereksinim duyduğumuz ve daima bir arada yaralarımızı sarmaya yoğunlaştığımız şu günlerde bu cins yakıştırma ve yaklaşımların kimsenin yeterliliğine hizmet etmediği açıktır.” tabirleri kullanıldı.

Kaynak: Memurlar